Sosyal etkileşim, insan gelişiminin temel bir parçası olan dil ediniminde önemli bir etkiye sahiptir. İnsanlar, erken yaşlardan itibaren ana dil edinmek için sosyal etkileşime ihtiyaç duyarlar. Aşağıda dil öğreniminde sosyal etkileşimin hayati rolünü inceleyelip bakımverenlerle, akranlarla ve geniş çevreyle olan etkileşimlerin dilsel yetkinlik üzerindeki etkisini vurgulayacağız.
Bakımverenler, doğum anından itibaren bir çocuğun dil gelişimi için çok önemlidirler. Doğal olarak kabaca “annece” olarak çevirebileceğimiz İngilizce “motherese” denen veya bebeklere yönelik konuşma olarak bilinen özel bir konuşma tarzı kullanırlar; bu tarz yüksek perdeli tonlar, kısaltılmış kelimeler ve abartılı yüz ifadeleri ile ayırt edilir. Bu özellikler, bebeğin dikkatini çeker ve dil edinimi için temel oluşturur. Çocuklar, bu etkileşimler aracılığıyla ana dilinin seslerini, vurgularını ve ritmini anlamaya başlarlar.
Bakımverenlerin, bir bebeğin ses çıkarmalarına ve guruldamalarına gösterdikleri sıcaklık ve ilgi önemlidir. Duygusal destek sunmanın yanı sıra, çocuğun iletişim çabalarını teşvik etmek için de yanıt vermeleri önemlidir. Bu karşılıklı etkileşimler, çocuk büyüdükçe daha karmaşık hale gelir, bu da onların sözdizimi, kelime dağarcığı ve konuşma becerilerini öğrenmelerine yardımcı olur.
Bir bebek ve bir bakımverenin bir nesne veya olay üzerinde paylaştığı dikkat, ‘ortak dikkat’ olarak adlandırılır. Bakıcı bir oyuncak gösterip adını söylediğinde, bebek kelimenin nesneyle olan ilişkisini öğrenir. Ortak dikkat, çocukların kelimelerin çevreleriyle bağlantılı anlamlara sahip olduğunu öğrenmeleriyle kelime dağarcığı gelişimini ve bağlam farkındalığını teşvik eder.
Çocuklar büyüdükçe, akranlarıyla olan sözlü etkileşimleri daha da önemli hale gelir. Akranlarla etkileşim kuran çocuklar, kelime dağarcıklarını genişletmelerine ve diğer lehçeler hakkında bilgi edinmelerine yardımcı olan çeşitli dilsel bilgiler alırlar. Akranlar arası konuşmalar sıklıkla bakımverenlerle olandan farklılaşır, yeni terimler ve değişik dilsel kalıplar sunar.
Dil oyunları, kafiyeler, kelime oyunları ve eğlenceli iletişim örnekleri, akran etkileşimlerinin bir başka yönüdür. Bu tür etkileşimler, çocukların dil ile bir anlamda oynamalarına izin verir, bu da onların fonolojik ve dilbilgisel becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Dil oyunları aracılığıyla yaratıcılık ve dil yapılarına dair daha derin bir anlayış geliştirilir.
Sosyal normları ve pragmatiği — dilin çeşitli bağlamlarda nasıl kullanıldığını yönlendiren yazılı olmayan kuralları — öğrenmek en doğal olarak akranlarla etkileşimde gerçekleşir. Çocuklar, akran etkileşimleri aracılığıyla konuşmalarını sosyal duruma uydurmayı ve iletişimin inceliklerini anlamayı öğrenirler.
Zengin dil maruziyeti, bol kelime dağarcığı, kavramlar ve dilsel yapılara maruz kalma, faydalı bir dil çevresinin özelliğidir. Dilin sık kullanıldığı koşullarda büyütülen çocukların gelişmiş dil becerileri gösterme olasılığı daha yüksektir. Çocukların kendilerini ifade etmelerini teşvik eden ve iletişimin değerli olduğu bir ortamda büyümeleri önerilir. Sorular, tartışmalar veya hikayeler içeren bu etkileşimler, gençlerin dil becerilerini geliştirmelerine, konuşma ve dinleme pratiği yapmalarına fırsat tanır.
Ayrıca, kültür başka bir önemli yöndür. Sosyal etkileşim, çeşitli kültürel perspektiflerin bulunduğu ortamlarda dil edinimi için büyük fayda sağlar. Çok sayıda dil ve lehçeye maruz kalmak, bir çocuğun dilbilgisi ve farklı kültürleri anlama kapasitesini genişletir. Bu deneyimler, bilişsel esneklik ve kültürlerarası yeterlilik sağlar.
Aynı şekilde, sosyoekonomik faktörler de dil edinimini etkileyebilir. Düşük gelirli ailelerden gelen çocuklar, kelime dağarcığı ve dilbilgisi gelişiminde zorluklarla karşılaşabilecekleri dilce zengin ortamlara sınırlı erişime sahip olabilirler.
Bazı çocuklar, tipik bir oranda etkileşimde bulunmalarını ve dil edinmelerini engelleyen dil bozukluklarıyla karşılaşabilirler. Bu tür zorlukları ele almak için erken müdahale ve destek çok önemlidir.
Çift dilli veya çok dilli ortamlarda çocuklar, dil dengesi ve yetkinlikle ilgili zorluklar yaşayabilirler. Bu nedenle bu tür durumlarda çocuklara rahat bir ortam sağlamak oldukça önemlidir.
Sosyal etkileşim, dil ediniminin temel taşıdır. Bakımverenler, akranlar ve çevre, dilsel yetkinliği şekillendirmede merkezi rol oynar. Bu etkileşimler, fonolojik, sözdizimsel ve sözcüksel gelişimin yanı sıra pragmatik ve sosyal anlayış için temel oluşturur. Sosyal katılımın dil edinimindeki önemi ne kadar vurgulansa az kalır. Bireylerin etkili bir şekilde iletişim kurmayı öğrenmeleri, dilin inceliklerini anlamaları ve dilin bağlantı ve ifade için dayandığı karmaşık sosyal dünyayı yönetmeleri bu etkileşimler aracılığıyla gerçekleşir. Sosyal etkileşimin dil edinimindeki rolünü tanımak ve beslemek, her yaştan bireyde etkili iletişimi ve bilişsel gelişimi teşvik etmek için esastır. Böylece çocuklar, dil yeteneklerini ve buna bağlı diğer tüm becerileri geliştirecek kadar zengin ve çeşitli girdilere maruz kalırlar.
Kaynaklar
✦Harley, T.A. (2013). The Psychology of Language: From Data to Theory (4th ed.). Psychology Press. https://doi.org/10.4324/9781315859019
✦Tomasello, M., & Farrar, M. J. (1986). Joint Attention and Early Language. Child Development, 57(6), 1454–1463. https://doi.org/10.2307/1130423
✦Tomasello, M. (1999). The Cultural Origins of Human Cognition. Harvard University Press. https://doi.org/10.2307/j.ctvjsf4jc
✦Tomasello, M. (2008). Origins of human communication. MIT Press.
Comments