İnsan etkileşiminde, dil sadece bir ifade aracı değil, kimliğimiz ve dünyayı algılama şeklimiz üzerinde derin etkiye sahip bir unsurdur. Çift dillilik bağlamındaki temel varsayımlardan biri çift dillilik ve kişilik arasında bir etkileşim olduğudur. Bu fikir oldukça dikkat çeker ve ilgi çekici bir soruyu gündeme getirir: Çift dilli çocuklar dillerinin her birine karşılık gelen iki farklı kişilik geliştirirler mi?
Çift dillilik bağlamında dil ve kişilik arasındaki ilişkiyi anlama arayışı, dilin göreceliği olarak bilinen, popüler olarak Sapir-Whorf hipotezi şeklinde de adlandırılan kavramla ilintilidir. Bu hipotez, konuştuğumuz dilin düşünce süreçlerimizi ve dünya görüşümüzü şekillendirdiğini öne sürer. Çift dillilerde ise bu etkinin konuşulan iki dile göre de gerçekleştiği sonucunu ortaya çıkarır.
Çift dilli bireylerden gelen gözlemler ve kendilerine dair yaptıkları değerlendirmeler sıklıkla dillerini değiştirdiklerinde farklı kişiliklere sahip oldukları ya da farklı şekilde davrandıkları hissini doğrular. Bir dilde daha iddialı hisseden biri diğerinde daha çekingen olabilir ya da kendilerini daha mizahi, daha ciddi veya daha kibar olarak algıladıkları anekdotlar boldur. Çocuklarda ise bu farklılıklar sosyal etkileşimlerde ortaya çıkabilir. Çİft dilli bir çocuk, belki de o dilin açıklık ve ifade gücü ile ilişkilendirilen kültürel çağrışımlar nedeniyle, bir dil ortamında daha dışa dönük, diğerinde ise daha içe dönük görünebilir.
Ancak tüm bu değerlendirmeler ışığında şu şekli almaktadır: Algılanan bu kişilik farklılıkları gerçekten ayrı kişilikler midir, yoksa kültürel bağlam ve dilin incelikleri tarafından etkilenen davranış ve ifadede ufak değişimler midir? Psikodilbilim alanındaki araştırmalar, çift dillilerin her dilde farklı sosyal davranışlar sergileyebileceğini ve kimliklerinin farklı yönlerini ifade edebileceğini göstermektedir, ancak bunlar mutlaka ayrı kişilikler anlamına gelmemektedir. Bunlar daha ziyade bireyin kimliğinin çok yönlülüğünü yansıtmaktadır.
Bu tartışmada kültürün etkisi azımsanamaz. Dil sıklıkla kültürel normlar, değerler ve beklentilerle iç içe geçmiştir. Çift dilli bir çocuk için bir dil sadece dilbilgisi kuralları ve kelime dağarcığından ibaret değil, temsil ettiği kültüre bir penceredir. Çocuklar bir dili öğrenirken ve kullanırken, onunla birlikte gelen sosyal ve kültürel incelikleri de öğrenirler. Davranışlarını bu kültürel beklentilere uyacak şekilde uyarlarlar, bu da kişilikte bir değişim olarak yorumlanabilir.
Ayrıca, farklı dillerde farklı kişiliklere sahip olma fikri, kendini ifade etme sürecinin karmaşıklığını tam olarak yansıtmayan bir görüştür. İnsan kişiliği, dinamik ve bağlama bağlı bir yapıdır. Tıpkı tek dilli bir bireyin farklı ortamlarda kişiliğinin farklı yönlerini sergileyebileceği gibi — iş yerinde profesyonel bir tavır sergilemekle evde rahat bir tavır sergilemek arasında — çift dilli bir çocuk da benzer bir çeşitlilikle dilsel ortamlarında manevra yapabilir, bulundukları dilsel ve kültürel bağlama göre davranışlarını ayarlayabilirler.
Bir çocuğun ikinci dili edinmeye başladığı yaş da bu açıdan hayati önem taşır. Çok erken yaşta eş zamanlı olarak iki dili öğrenen eş zamanlı çift dilliler, ilk dillerini oluşturduktan sonra ikinci bir dil öğrenen ardıl çift dillilere göre her iki dilin kültürel yönlerini daha sorunsuz bir şekilde entegre edebilir. Sonuncular, ilk dil ile bir dil kimliği oluşturmuş olabilecekleri için, daha belirgin davranış değişimleri gösterebilir.
Özetle, çift dilli çocuklar farklı davranışlar sergileyebilir ve kullandıkları dile bağlı olarak kendilerini farklı şekilde ifade edebilirler, ancak bunları tamamen ayrı kişilikler olarak yorumlamak aşırıya kaçmaktır. Farklı kişilikler olarak algılanan şey, çift dilli çocuğun iletişim becerilerinin uyum sağlama ve esnekliğinin bir yansıması olabilir. Çocuğun iki dilin dilsel ve kültürel çerçevelerine uyum sağlama ve adapte olma yeteneği, bilişsel ve sosyal bir beceri gösterisidir, bölünmüş bir kimlik durumu değildir. Dil, çok yönlü insan kişiliğini ifade etmek için bir araçtır ve çift dilli çocuklar için, bu sadece kendilerini ifade etmenin birden fazla yoluna sahip oldukları anlamına gelir.
Kaynaklar
✦Chen, S. X., & Bond, M. H. (2010). Two languages, two personalities? Examining language effects on the expression of personality in a bilingual context. Personality and Social Psychology Bulletin, 36(11), 1514-1528.
✦Grosjean, F. (2010). Bilingual: Life and reality. Harvard University Press.
✦Javier, R. A., Barroso, F., & Muñoz, M. A. (1993). Autobiographical memory in bilinguals. Journal of Psycholinguistic Research, 22(3), 319-338.
✦Pavlenko, A. (2005). Emotions and Multilingualism. Cambridge University Press.
✦Whorf, B. L. (1956). Language, thought, and reality: Selected writings of Benjamin Lee Whorf. MIT Press.
Comentários